Anasayfa

Genişletilmiş üretici sorumluluğu ve küresel plastik antlaşması: Üretime üst sınır getirilecek mi?

Küresel Plastik Antlaşması müzakereleri, Kasım 2024’te Güney Kore’nin Busan kentinde gerçekleşti. 175 ülkeden delegeler, plastik kirliliğini azaltmaya yönelik bağlayıcı bir uluslararası antlaşma taslağı oluşturmak için bir araya geldi. Kritik konular arasında plastik üretimine sınırlama getirilmesi, üreticilerin sorumluluklarının artırılması ve kurumsal plastik açıklamalarının zorunlu hale getirilmesi yer alıyor. Plastik üretim sınırlarının yanı sıra, döngüsel ekonomiye geçişte önemli bir araç olarak görülen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu, müzakerelerde kilit bir gündem maddesi oldu. Dünya genelinde uygulama örnekleri ve politika önerileriyle tartışılan bu sistem, plastik kirliliğiyle mücadelede yapısal dönüşümler sağlayabilir.

4 Dakikalık Okuma
|
Sürdürülebilir Değer Zinciri
Net Sıfır ve Karbonsuzlaştırma

Kasım 2024’te, 175 ülkeden delegeler, plastik kirliliği üzerine bağlayıcı bir uluslararası antlaşma taslağı oluşturmak amacıyla Hükümetlerarası Müzakere Komitesi’nin (Intergovernmental Negotiating Committee - INC-5) beşinci ve son oturumu için Güney Kore’nin Busan kentinde bir araya geldi. Son iki yılda gerçekleştirilen dört müzakere turunda, plastik ürün tasarımından atık yönetimine kadar kapsamlı seçenekler değerlendirildi. Busan’daki toplantı, bu seçeneklerin ülkeler tarafından onaylanabilecek tutarlı bir antlaşmaya dönüştürülmesi için kritik bir aşama olarak görülüyor.

INC-5’te tartışılan temel konular

INC-5 tartışılan diğer konular arasında anlaşmanın; plastiklerde kullanılan zehirli kimyasalların listesini yasaklayıp yasaklamayacağı, hükümleri için nasıl ödeme yapılacağı ve nasıl yapılandırılacağı yer alıyor. Çevre grupları tarafından desteklenen birçok ülke, yasal olarak bağlayıcı küresel hükümler içeren yukarıdan aşağıya bir formatı tercih ederken; ABD de dahil olmak üzere birçok ülke, ülkelerin plastik üretimi ve kullanımı veya kirlilik yönetimi konusunda kendi hedeflerini belirlemekte özgür oldukları gönüllü bir yaklaşımı tercih ediyor.

ABD de dahil olmak üzere bazı ülkeler, üretim sınırlamaları yerine, plastik üretimine olan talebi dolaylı olarak azaltacak piyasa mekanizmalarını desteklediklerini söylüyor. Bu yöntem, plastik vergisinden belirli plastik ürünlerin yasaklanmasına kadar her şeyi içerebilir. Piyasa mekanizmalarını savunan ülkeler anlaşmanın, plastik geri dönüşümünü mevcut % 9'luk oranın üzerine çıkarmaya ve mevcut plastik kirliliğini temizlemeye odaklanmasını istiyor.

Dünya Plastik Konseyi Başkanı Benny Mermans INC-5 öncesinde yaptığı açıklamada “toplumun, plastiklerin muazzam faydalarından yararlanmaya devam edeceği ve bunların kirliliğe dönüşmeyeceği bir geleceği şekillendirme gücüne sahibiz,” dedi. Mermans, plastikleri “atık olarak değil değerli kaynaklar olarak” ele alan bir anlaşma yapılması çağrısında bulundu.

INC-5 Başkanı Luis Vayas Valdivieso ise önceki toplantı metnini sadeleştirirken "birincil plastik üretimi" başlıklı maddeyi kaldırarak belirsiz bir "tedarik" maddesi ile değiştirdi. Bu değişiklik, üretim kısıtlamalarının müzakerelerden dışlanabileceğine dair endişeleri artırdı.

Genişletilmiş üretici sorumluluğu: döngüsel ekonomiye geçiş

Genişletilmiş üretici sorumluluğu (Extended producer reponsilbility – EPR), INC müzakerelerinde temel bir konu olarak ele alındı. Bu yaklaşım üreticilerin, ürünlerinin tüm yaşam döngüsü boyunca ve özellikle tüketim sonrası aşamalarda çevresel etkilerden sorumlu olmasını sağlıyor. EPR, döngüsel ekonomiyi desteklerken atık toplama ve geri dönüşüm maliyetlerinin karşılanması için üreticilerden ücret alınmasını gerektiriyor.

 

Geçtiğimiz aylarda Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum – WEF) tarafından yayımlanan Küresel Platik Antlaşması için Döngüsel Endüstri Çözümleri Raporu, EPR uygulamasındaki sistemsel engelleri ve iyi uygulama örneklerini detaylı bir şekilde inceleyerek, bu sorunlara yönelik olası çözümleri ortaya koydu. Raporda, EPR'nin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için politika, finansman ve altyapı düzeyinde daha güçlü bir entegrasyon gerektiği vurgulanıyor.

Almanya, Fransa, İsveç, Japonya ve Kanada gibi ülkeler EPR’yi uzun süredir, farklı seviyelerde uyguluyor. EPR sistemleri genellikle üreticilerin, atık toplama ve yönetimini finanse etmek için ücret ödemesini gerektiriyor. Bazı ülkeler, çevre dostu ambalajları teşvik etmek amacıyla bu ücretleri düzenliyor. Diğer ülkeler ise gayri resmi atık toplayıcılarını resmi rollere entegre ediyor ve toplama ile ayrıştırma çabaları için ücret ödemeyi tercih ediyor.

Küresel Plastik Antlaşması için İş Koalisyonu, 200’den fazla şirketi bir araya getirerek EPR sistemlerinin ulusal düzeyde plastik toplama, yeniden kullanım ve geri dönüşüm hedeflerini zorunlu kılacak şekilde düzenlenmesini talep ediyor.

Kurumsal plastik açıklamalarına yönelik artan talep

Finansal kuruluşlar, Plastik Antlaşması’nın şirketlerin plastikle ilgili açıklamalarını zorunlu kılmasını talep ediyor. Legal and General Asset Management ve Fidelity International gibi firmalar, politika yapıcılara açık mektuplar göndererek, kapsamlı verilerin plastikle ilişkili çevresel ve finansal riskleri ele almak için kritik önem taşıdığını vurguladı. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (World Wide Fund for Nature – WWF), 2019 yılında üretilen plastiklerin dışsallaştırılmış maliyetini 3,7 trilyon dolar olarak hesapladı ve bu rakamın, müdahale edilmediği takdirde 2040 yılında 7 trilyon dolara çıkmasını öngördüğünü açıkladı.

Karbon Saydamlık Projesi (Carbon Disclosure Project – CDP), bu yıl şirketlerin plastik üretim ve kullanım bilgilerini açıklamalarına olanak tanıyan bir fonksiyon ekledi ve aralarında Unilever ve Jhonson&Jhonson’ın da bulunduğu 3.100’den fazla şirketin bu sistemi kullanmaya başladığını duyurdu. Ancak CDP’nin küresel politika direktörü Pietro Bertazzi, gönüllü açıklamaların tek başına yeterli olmadığını belirterek, zorunlu açıklamaların politika yapıcıların etkili ve kanıta dayalı kararlar almasını sağladığını vurguladı.

Bertazzi ayrıca şu ifadeleri ekledi: “Plastik tüketimi artarken ve plastik üretiminden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının 2060 yılına kadar iki katına çıkması beklenirken, şirketler plastik kirliliği ve atık yönetimine katkılarını şeffaf bir şekilde raporlamalı ve hesap verebilir olmalıdır.”

“Zorunlu açıklamalar, boşlukların önlenmesine ve politika yapıcıların, özel sektör eylemlerini yönlendirecek etkili ve kanıta dayalı politikalar geliştirmek için ihtiyaç duyduğu içgörülere erişmesini sağlar. Ayrıca, günümüzün oldukça rekabetçi iş ortamında şirketler için eşit bir oyun alanı oluşturur. Şirketlerin plastik kirliliği konusundaki etkilerini, karşı karşıya oldukları riskleri, sahip oldukları fırsatları ve harekete geçmeleri gereken alanları anlamalarını sağlar.”

INC-5 toplantıları, plastik kirliliğiyle mücadeleye yönelik küresel bir antlaşmanın bağlayıcı hükümler mi yoksa gönüllü taahhütler mi içereceği sorusunu yanıtlamayı hedefliyor. Plastik üretim sınırları, EPR sistemlerinin yaygınlaştırılması ve kurumsal açıklamaların zorunlu kılınması gibi konular, müzakerelerin sonucunu belirleyecek önemli unsurlar arasında yer alıyor.  

Bu içerik orijinal kaynaklardan çevrilmiş ve derlenmiştir. Orijinal kaynaklara buradan, buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

3 Dakikalık Okuma
January 31, 2025

Sürdürülebilirlik savunucuları ikiye ayrılır: Minimalistler ve Coşkulular!

3 Dakikalık Okuma
November 22, 2024

Küresel biyoçeşitlilik telafisi işe yaramıyor – Uzmanlar yerel çözümleri öneriyor

4 Dakikalık Okuma
November 22, 2024

Yapay zekâ şirketlerinin “etik badana”larına kanmayın