Pek çok ülke ve şirket karbon salımlarını azaltmak adına yüzyılın ortalarında net sıfır hedeflerine ulaşmayı taahhüt etti. Bunun yanı sıra Birleşmiş Milletler iklim değişimi müzakereleri sürecinde belirlenen Ulusal Niyet Beyanları, öncesine kıyasla daha az karbon salımını sağlayacak bir gelecek vaat ediyor. Fakat iklim konusundaki taahhütlerin yerine getirilmesi için atılan adımlar yetersiz. Küresel sıcaklığı 1,5 derecede tutmak için bu on yılda yarıya inmesi gereken küresel salımlar artmaya devam ediyor. Yükselen enerji ve gıda krizleri nedeniyle temel ihtiyaçlara ve hizmetlere erişimin aciliyeti ise giderek artıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency - IEA), Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency - IRENA) ve Birleşmiş Milletler İklim Yüksek Temsilcileri (UN Climate High-Level Champions), Atılım Gündemi Raporu (The Breakthrough Agenda Report) ile liderlere, yöneticilere ve bireylere kritik öneriler sunuyor ve mevcut aksiyonları değerlendiriyor.
Uluslararası iş birliği, başarı için kritik bir öneme sahip
Rapor, sürdürülebilirlik adına gereken değişimin küresel ölçeği ve hızı nedeniyle uluslararası iş birliğinin oldukça önemli olduğunun altını çiziyor. Bu anlamda hükümetlerin ve şirketlerin kurumsal ve bireysel aksiyon almaları yeterli değil. Uluslararası iş birlikleri, düşük karbon salımına geçişi kolaylaştırabileceği gibi bu konudaki maliyetleri de önemli ölçüde azaltabilir. Dahası, şirketler ve hükümetler eylemlerini koordine ederek inovasyonu hızlandırabilir, yatırım potansiyelini arttırabilir, daha büyük ölçek ekonomileri elde edebilir ve rekabetin değişimi tetikleyebileceği alanlar yaratabilir.
Fakat etkili uluslararası iş birliklerini ve beşeri kaynak ve sermaye akışlarını sağlayacak altyapıların eksikliği net sıfır hedeflerine ulaşmayı geciktirebilir. Değişimin ertelendiği durumda ise sürdürülebilir bir topluma geçişin maliyetinin giderek artacağı öngörülüyor. Bu nedenle tüm sektörlerde yer alan aktörler yalnızca en iyi uygulamaların paylaşılmasının ötesine geçerek teknoloji, gelişim, standart ve ticaret alanlarındaki eylemlerini diğer paydaşlar ile uyumlu tutmak için sürekli olarak çaba göstermeli ve yarattıkları değeri gelişmekte olan ülkelere aktarmalı. Böylece 2030 yılına kadar ek olarak 14 milyon iş yaratılabilir ve küresel çapta hava kirliliği nedeniyle ortaya çıkan 2 milyon erken ölüm vakasının önüne geçilebilir.
Sektörler ve hedeflenmesi gerekenler
Atılım Gündemi Raporu ile, küresel gayri safi yurtiçi hasılanın %70’ini temsil eden 45 lider, karbon salımına katkıda bulunan her sektördeki kritik sorunları çözmek için ortak hedefler üzerinde anlaştı. Atılım Gündemi Raporu’nda özellikle enerji, hidrojen, ulaşım, çelik ve tarım sektörlerinin küresel sera gazı salımlarının neredeyse %50’sinden sorumu olduğu belirtiliyor. Enerji haricinde bu sektörlerde temiz teknolojilere ve sürdürülebilir çözümlere erişmek oldukça maliyetli. Enerji sektöründe bile kolay erişilebilirlik ve satın alınabilirlik her ülkede geçerli değil. Bu sektörlerde aksiyon almak için hükümetlerin, şirketlerin ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışması gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek adına Atılım Gündemi Raporu her sektör için çeşitli öncelikler belirliyor.
Enerji sektörü
Enerji sektörü küresel salımların yaklaşık %23’ünden sorumlu. Bu rakam 2010 yılından beri yaklaşık %10 oranında artış gösteriyor. İklim ve sürdürülebilirlik hedeflerinin gerçekleşmesi için bu salımların 2030’a kadar %50 oranında düşmesi gerekiyor. Bu durumda, 2030 yılına kadar her sene yaklaşık %8’lik bir azalmanın gerçekleşmesi ve yıllık 2 trilyon dolar hedefine ulaşmak için yatırımların %25 oranında artması gerekiyor. Diğer yandan, 2020 yılında %87 civarındaki elektriğe erişim oranının %100’e çıkarılması gerekiyor.
Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere enerjiye erişim ve sürdürülebilirliğe geçişin önündeki sosyoekonomik engeller ortadan kaldırılmalı. Bunun yanında, ülkeler düşük karbonlu temiz enerjinin payını artırmak için fırsatları değerlendirmeli, enerji sektöründe esnek çözümler üretmeli ve yüksek miktarlarda enerji tüketen araçlar için minimum enerji performansı standardı getirmeli.
Hidrojen sektörü
Günümüzde hidrojen üretimi ve kullanımı toplam salımların yaklaşık %1,5’inden sorumlu. Öte yandan, yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojen üretimi salımların %1’inden daha azına tekabül ediyor. Yenilenebilir hidrojeni kullanmak adına oluşturulan hedefler ise toplam hidrojen talebinin %3’ünü oluşturuyor. Bu bağlamda şirketler hidrojenin hali hazırda kullanıldığı sektörlerde fosil yakıtların kullanımını geride bırakmalı ve çelik, nakliye, enerji depolama alanlarında hidrojenin kullanımını sağlayacak yeni uygulamaların yerleşmesi için en iyi uygulamaları birbirleri ile paylaşmalı. Aynı zamanda, uygulamaların sayısı ve coğrafi dağılımı artırılmalı. Hidrojen bazlı çözümlere yaygın erişimi sağlayacak bu adımlar için güvenlik alanında uluslararası mutabakat sağlanmalı ve standartlar oluşturulmalı.
Ulaşım sektörü
Günümüzde ulaşım sektörü küresel salımların yaklaşık %10’undan sorumlu. Bu, 2010 yılından beri %13 oranında bir artış demek. 2030 yılına kadar ise bu salımların yaklaşık üçte birinin düşmesi gerekiyor. Bu süreçte kamusal şarj altyapısının 10 kat genişlemesi gerekiyor. Bu hedefleri gerçekleştirmek adına şirketler yatırımlarını hızlı bir şekilde yeni teknolojilere aktarmalı, maliyetlerini düşürmeli ve 2021 yılında %9 oranındaki net sıfır araçların satışlarını (özellikle ağır taşıtlar için) 2030 yılına kadar %60’a çıkarmak için faaliyetler yürütmeli. Bu bağlamda, ülkeler arası teknolojik ve finansal açıkların kapatılması ve bu alanlarda özellikle gelişmekte olan ülkelere destek sağlanması gerekiyor.
Çelik sektörü
Günümüzde çelik sektörü toplam salımların yaklaşık %5’inden sorumlu. Bu oran 2010 yılından beri her sene %15’lik bir artışın sonucu. Bu salımların 2030 yılına kadar dörtte bir oranında düşmesi gerekiyor. Bunun yanında çeliğin üretiminin küresel ortalama doğrudan emisyon yoğunluğu 2030 yılına kadar %30 oranında düşmeli. Bu hedefi gerçekleştirmek için ortak satın alma taahhütlerinin ve yatırımların artırılması ve geliştirilmesi gerekiyor. Aynı zamanda, öğrenmeyi hızlandırmak için çelik üreten bölgelerde ticari boyuttaki projeler üzerinde iş birliklerinin sağlanması gerekiyor. Bu anlamda üretici ve tüketici ülkeler arasında uluslararası sahada rekabet edebilecek net sıfır çelik üretimi üzerinde anlaşmaya varılmalı. Bu bağlamda, düşük ve net sıfır salımları için ortak tanımların ve standartların belirlenmesi gerekiyor.
Tarım sektörü
Günümüzde tarım için toprak kullanımından kaynaklı salımlar toplam salımların yaklaşık %17’sini oluşturuyor. Bu salımlar 2000 yılından beri her sene yaklaşık %1 oranında artış gösteriyor. Tarım faaliyetleri ve toprak kullanımından kaynaklanan salımların %27’si ise uluslararası sahada ticareti yapılan ürünler nedeniyle ortaya çıkıyor. 2030 yılına kadar ise bu salımların %20 oranında azalması ve tarım için yeni toprak kullanımının (tarımsal genişlemenin) durması gerekiyor. Bu anlamda küresel gıda arzının %30’unu sağlayan küçük çiftçilerin önemi vurgulanıyor. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki küçük çiftçilerin yatırıma erişiminin artırılması oldukça önemli. Bu durum hem karbon salımlarının azaltılmasını hem de tarımda verimi ve dayanıklılığı destekleyebilir. Bu süreçte ise yeni ve verimli tarımsal yöntemleri geliştirmek ve yaygınlaştırmak adına küresel araştırma ve geliştirme için küresel yatırımlar harekete geçmeli.
Özetle, Atılım Gündemi Raporu hem belirlenen sektörlerde sürdürülebilirliği hem de ülkelerin Paris İklim Anlaşması hedeflerine zamanında ulaşmalarını sağlamak adına uluslararası ticaret ve uzlaşma sahalarının oluşturulmasının, yatırımların, bilginin ve teknolojik gelişmelerin bu sahalarda sürekli olarak aktarılmasının, düşük karbon ve temiz teknoloji altyapılarının yaygınlaştırılmasının önemi üzerinde duruyor. En önemli nokta ise bu gelişmelerin ve uygulamaların ülkeler arası sosyoekonomik eşitsizlikleri azaltacağı öngörüsü.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr