Princeton Üniversitesi ve Worley tarafından bu hafta yayımlanan yeni bir rapor, Avrupa'da hidrojen değer zincirindeki projelerin teslimat sürelerinin, bloğun üretimi ölçeklendirme hedeflerine ulaşması için en az %40 oranında hızlandırılması gerektiği sonucuna vardı.
AB'nin yeşil hidrojen hedefi
AB, üye ülkelerinin 2030 yılından itibaren yılda 10 milyon ton yeşil hidrojen üretmesini hedefliyor. Şu anda küresel hidrojen üretim kapasitesinin %90'ından fazlası fosil yakıtlı, yani yenilenebilir hidrojen aynı ölçek ekonomisinden faydalanamıyor. AB ve diğer ülkeler, bu eğilimi tersine çevirmek ve ortadan kaldırılması zor sektörlere uygun fiyatlı düşük karbonlu hidrojen sağlamak için yarışıyor.
REPowerEU Planının (2022) bir parçası olarak AB, 2030 yılına kadar yerli yenilenebilir hidrojen üretimi için yasal olarak bağlayıcı olmayan 10 milyon ton üretim ve 10 milyon ton ithalat hedefi doğrultusunda çalışıyor.
REPowerEU, kapasite artışı hedeflenen hidrojenin tamamının yenilenebilir elektrikle çalışan elektroliz kullanılarak üretilmesi gerektiğini belirtiyor. Yenilenebilir Enerji Direktifi hidrojenle ilgili yeni elektrik yüklerinin mevcut yenilenebilir elektrik arzını azaltmasını önlemek için; hidrojen projelerinin, aynı piyasa teklif bölgelerinde üretilen yeni yenilenebilir enerji tedarik etmesini ve aynı zamanda elektrolizör kullanımının öngörülen bir süre boyunca yenilenebilir üretimle dengelendiğini göstermesini gerektiriyor. Hidrojen üreticilerine, doğrudan özel iletim altyapısı veya şebeke bağlantısı yoluyla sağlanan elektriği tedarik etme seçeneği sunuluyor.
Rapor, AB'nin hedefine ulaşması için elektrolizör kapasitesinde ve yenilenebilir elektrik üretim kapasitesinde benzeri görülmemiş bir artışa ihtiyaç duyulacağı sonucuna varıyor. Rapor, küresel elektrolizör üretim kapasitesinin en az sekiz kat artması gerektiğini, açık deniz rüzgârı için yıllık kapasite ilavelerinin ise önümüzdeki on yılda şimdiye kadar görülen seviyelerden dört kat daha fazla olması gerektiğini öngörüyor. Ayrıca, çoğu elektrolizör tuzlu su kullanamadığı için tuzdan arındırma kapasitesinde %35'lik bir artış olması gerekiyor.
Rapor, yeşil hidrojen için temel tedarik zincirlerinin ölçeklendirilmesinin ötesinde, üretim projelerinin teslimat sürecine ilişkin endişeleri de dile getiriyor. Şu anda, teslimat için gereken zaman çizelgelerinin on yılı aşmasının muhtemel olduğu tahmin ediliyor. En hızlı üretim projesinin gerçekleşme süresi sekiz yıl. Bu durumda AB’nin 2030 hedefine ulaşamayacağı ortada.
Yeni müdahaleler
Rapor, tasarlanan yenilenebilir hidrojen enerjisine geçişi hızlandırmanın mümkün olduğunu belirtiyor. Araştırmacılar, birlikte hareket edilmesi halinde, yeşil hidrojen üretim projelerinin teslimat sürelerini %40 oranında azaltabileceğine inanıyor.
Önerilen değişiklikler arasında izin ve planlama süreçlerinin kolaylaştırılması yer alıyor. Rapor; yenilenebilir enerji alanında şebeke bağlantı gecikmelerinin, büyük projeleri aylarca, hatta yıllarca geciktirdiğini belirtiyor. Ayrıca, yeşil hidrojen üretim dizilerinin planlama ve izin rollerinin mevcut şeklindeki boşlukları da tespit ediyor.
Raporda yeşil hidrojen endüstrisi genelinde bilgi paylaşımı ve uyumun önemi vurgulanıyor, böylece farklı proje ekiplerinin toplu ilerlemeyi destekleyecek çalışmalara kaynak ayıracağını ve dolayısıyla zaman ve kaynak israfına yol açmayacağı belirtiliyor.
“Ticari avantajları korumak için bilgi ve uzmanlığın genellikle kurum içinde tutulduğu” ancak bu yaklaşımın sektörü bir bütün olarak hızla ölçeklendirmenin önüne geçtiği savunuluyor. Politika yapıcılar, akademisyenler ve finans uzmanlarını da içeren yeni bir sektörler arası iş birliği merkezi veya görev gücü fikri dile getiriliyor.
Worley'in sürdürülebilirlik grup direktörü Dr. Paul Egbert, “Önerilen girişimler sektörde görülen mevcut uygulamaların önemli ölçüde değişimine olan ihtiyacı vurguluyor, ancak bu yeni iş birliği ve destek düzeyi, yatırımları daha hızlı yönlendirmek ve bölgeyi hem sürdürülebilir hem de çevreye duyarlı enerji üretimine doğru yönlendirmek için gerekli olacaktır” diyor.
Sorumlu radikal yaklaşım
Yüzyılın ortasına kadar net sıfıra ulaşma hedefi doğrultusunda karşılaşılan altyapı sorunları, köklü ama sorumlu bir paradigmaya geçişi gerektiriyor. Proje başarısızlıklarının ve iklim değişikliği ile mücadele çabalarının yavaşlamasının önüne geçmek için değer güvencesi ilkeleri korunurken, sermaye disipliniyle zaman çizelgelerinin daraltılması büyük önem taşıyor.
- Değerin genişletilmesi, toplumlara ve çevreye sağlanan faydalar da dahil olmak üzere bir projede finansal değerden daha fazlasının dikkate alınması anlamına gelir.
- Seçeneklerin etkinleştirilmesi, tüm teknoloji çözümlerini seçenekler arasında tutar ve yaklaşımların engeller ortaya çıktıkça dönüşmesine izin verir.
- Bileşenlerin standartlaştırılması, projeler arasında çoğaltılması ve tedarik zincirlerine kesinlik sağlanması, proje eğrisinin önünde üretim yapılmasına ve projelerin sıralı olmaktan ziyade paralel olarak yürütülmesine olanak tanır.
- Ortaklıklar oluşturulması, katılımcılar arasında yeni bir düzeyde iş birliği yapmak, öğrenilenleri ve fikri mülkiyeti paylaşmak anlamına gelir.
- Dijital hızlandırıcı; tüm bu değişimleri geliştirmek, bilgi paylaşmak, paydaşlar arasında güven oluşturmak ve daha hızlı, daha verimli proje süreçleri sağlamak için platformları kullanır.
Şekil 1: Net sıfır hedefi doğrultusunda önerilen yeni paradigma
Sektörün AB hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak yenilenebilir hidrojen planı
Sektörün AB hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak yenilenebilir hidrojen planı, hidrojen uygulamaları ve standartlarında tutarlılığın sağlanmasına odaklanarak, AB çapında öncü uygulama kılavuzlarının geliştirilmesiyle başlıyor. Bu kılavuzlar, büyük ölçekli hidrojen değer zinciri varlıklarının tasarımını, teslimatını ve operasyonlarını kapsayarak sektöre bir ölçüt oluşturuyor.
Güvenlik, maliyetler ve kaçak emisyonlar gibi kritik konularda ortak terminoloji, değer önerisi ve mesajların üzerinde anlaşmaya varılması önemli. Hidrojen sektöründeki tüm paydaşların, hidrojen teknolojilerinin iletişimi ve tanıtımında uyumlu bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.
Hidrojen sektörünün hızlı gelişimini desteklemek için, hidrojen değer zincirinin tamamında gerekli iş gücü becerilerinin oluşturulması için koordineli bir çaba gösterilmeli. Bilginin güvenli bir şekilde paylaşılması ve paydaşlar arasında güven inşa edilmesi, girişimin başarısı için kritik. Açık iletişim ve iş birliğinin, proje süreçlerinde ve sonuçlarında şeffaflık sağlayarak paydaşların güvenini artıracağı ve daha geniş bir endüstri desteği oluşturacağı öngörülüyor.
Rapor, hidrojen altyapısının geliştirilmesi için gereken ölçek ve hızı karşılamak amacıyla mevcut teslimat uygulamalarını köklü bir şekilde değiştirmeyi hedefliyor. Özellikle mühendislik standartlarında endüstri çapında standardizasyonun araştırılması ve uygulanması ön plana çıkıyor ve nihayetinde politika tarafından zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Ayrıca bu girişim; türevler, fiyatlandırma mekanizmaları ve borsa yatırım fonları (Exchange-traded fund-ETF'ler) için ticaret platformlarının geliştirilmesiyle metalaştırılmış bir hidrojen piyasasının oluşturulmasını sağlamayı hedefliyor.
Sektörler arası koordinasyon, özellikle değer zincirindeki nitelikli tarafların önceden incelenmiş alanlarda ortak altyapıya bağlanması açısından önemli. Bu alanlar, koordinatör bir kurum tarafından kolaylaştırılan hızlandırılmış izin süreçlerinden yararlanabilir. Son olarak; hükümet öncülüğündeki çabalar, elektrik şebekesi, boru hatları ve dijital altyapının planlaması ve kontrolü de dahil olmak üzere altyapıyı sürdürülebilir dönüşüm için hazırlamak en önemli madde olarak ortaya çıkıyor. Hidrojen sektörü, sürdürülebilir dönüşüm için cesur ve bilinçli adımlara ihtiyaç duyuyor.
Bu içerik orijinal kaynaklarından çevrilerek derlenmiştir. Orijinal kaynaklara buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr