İnsanların ve doğanın uyum içinde yaşadığı ve iklim değişikliğinin kontrol altında tutulduğu sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkün.
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency - IEA), dünyanın 2030 yılına kadar sadece temiz enerji kullanıyor hale gelmesi için yılda yaklaşık 4 trilyon dolar yatırım yapılması gerektiğini tahmin ediyor. Sürdürülebilir bir gelecek için; yalnızca enerji sektörü değil ulaşım, gıda sistemleri, sanayi, nakliye ve çok daha fazlasının yeniden yapılandırılmasının maliyetini de düşünmemiz gerekiyor. Önümüzdeki on yıl içinde sera gazı emisyonlarını azaltmak için tüm sistemlerin hızla dönüşmesi gerekiyor.
Bu dönüşümde bankalar kilit bir rol oynuyor. Sürdürülebilir iş modellerine ve uygulamalara geçişi finanse etmek için şirketler genellikle bankaların kredilerine ve finansal hizmetlerine güveniyor. Bu durumun farkında olan bankalar, finansal akışlarını 2050 yılına kadar “net sıfır emisyona” uyumlu hale getirmek adına müşterilerine sundukları destekleri artırmaya çalışıyor.
Bununla birlikte, net sıfır taahhüdünde bulunan bankaların sayısı artarken, hedeflerine yaklaşabilenlerin sayısında bir artış görünmüyor.
Dünya Kaynakları Enstitüsü (World Resources Institute-WRI), toplam varlıklarına göre en büyük bankalardan ve net sıfır konusunda önemli bir rol oynayan daha küçük firmalardan oluşan 25 bankalık bir örneklemin, taahhütlerini uygulama konusunda nasıl ilerlediğini analiz etmek için çevrimiçi bir araç oluşturdu. Bankaların sadece net sıfır hedeflerine ulaşma yolunda ilerleme kaydedememekle kalmayıp aynı zamanda taahhütlerinin çoğunun göründüğünden daha az iddialı olduğunu tespit ettik.
Bankaların net sıfır taahhütleri neden önemli?
Bankaların kendileri çok fazla doğrudan sera gazı emisyonu üretmiyor. Ancak finansman gücünü ellerinde tuttuklarından ötürü karbon salımlarında yadsınamaz bir etkileri olduğu ortada. Bankalar, iklim çözümlerine yönelik kredilere öncelik vererek ve fosil yakıtların yaygınlaştırılması ve ormansızlaşmaya neden olan işletmeler gibi zararlı finansmanı aşamalı olarak durdurarak, ekonominin hemen hemen her sektöründe emisyonların azaltılmasında kritik bir rol oynayabilir.
Bu durum özellikle yeşil çözümlerin finansmanı söz konusu olduğunda önem kazanıyor. Dünyanın yenilenebilir enerji, temiz ulaşım, düşük karbonlu binalar ve daha fazlası için hızla sermaye yaratması gerekiyor ve bankalar kamu destekleri sayesinde “havadan” kredi yaratma konusunda özel bir yeteneğe sahip. Bankaların ne kadar para yaratabilecekleri konusunda kısıtlamalar olsa da daha önce biriktirilmiş özel sermayeye bağlı olmayan etkileyici bir potansiyel kredi verme kapasitesine sahipler.
Ayrıca bankalar, şirketlerin sermaye piyasalarına erişmelerine ve sürdürülebilirliğe giderek daha fazla odaklanan yatırımcılardan borç ve öz sermaye toplamalarına yardımcı olabilir. Bunun yanında, büyük ticari bankaların tüm sektör ve endüstrilerdeki şirketlerle ilişkileri bulunuyor. Bu da tüm değer zincirlerindeki müşterileri net sıfıra uyum sağlamaları için etkilemelerine olanak tanıyor. Müşterilerine, iş modellerini değiştirecek ve karbon emisyonlarını azaltacak iklim geçiş planları oluşturmaları konusunda tavsiyelerde bulunabilecek ve onları harekete geçmek için zorlayabilecek konumdalar. Bu sebeple, iklim krizi stratejisindeki konumları oldukça kritik.
Bankalar üzerinde bu potansiyeli gerçekleştirme ve olumlu sosyal değişim yaratma yönündeki baskı giderek artıyor. Politikacılar, hissedarlar ve sivil toplum dahil olmak üzere geniş bir paydaş grubu, bankaları net sıfır geçişini sağlamaya ve sermayeyi insanlara, doğaya ve iklime fayda sağlayacak şekilde tahsis etmeye çağırdı. Ancak büyük bankalar bunu yapmayı taahhüt etmiş olsalar da politikaları genel olarak, olması gerektiği kadar güçlü değil.
Bankaların mevcut taahhütleri neden yetersiz kalıyor?
Bankaların net sıfır taahhütlerinin etkili olabilmesi için geniş taahhütlerin, kapsamlı ve detaylandırılmış olması gerekiyor. Emisyon azaltım hedeflerinin yanı sıra, iklim eylemini bir bankanın iş modeline bütünsel olarak entegre etmeleri gerekiyor; üst düzey liderliği net sıfır konusunda harekete geçmeye teşvik etmekten, kurumsal müşteriler ve kamu politikası üzerindeki etkiyi artırmaya kadar. Ayrıca, doğayla ilgili riskler, ormansızlaşmanın azaltılması ve karbon yoğun endüstrilere bağımlı olan veya iklim değişikliğinden orantısız bir şekilde etkilenen işçilerin ve toplulukların korunması (“adil geçiş”) gibi daha geniş toplumsal ve çevresel etkileri de hesaba katarak strateji oluşturmaları gerekiyor.
WRI'ın Yeşil Hedefler Aracını temel alan yeni Net Sıfır İzleyicisi, bankaların mevcut iklim taahhütlerinin kapsamlı bir incelemesi için 17 farklı göstergeyi değerlendiriyor. Genel olarak analiz, bankaların net sıfır konusunda çeşitli yaklaşımlar benimsemiş olmalarına rağmen, birçoğunun etkili bir stratejinin parçası olması gereken temel unsurları göz ardı ettiğini gösteriyor.
Aşağıdaki görselde her bir çizgi, bir bankanın her göstergedeki kapsam veya hizalanma derecesini temsil ediyor. Daha yüksek kapsam veya hizalanma daha uzun bir çizgi ile temsil ediliyor. Daha koyu renk, daha fazla sayıda banka olduğunu gösteriyor. İnteraktif diyagrama buradan ulaşabilirsiniz.
Finansal kuruluşlar için net sıfır izleyicisi
Analiz ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde bazı noktalar dikkat çekiyor. Bankaların çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) odaklı haber başlıkları veya duyuru sayısını olduğu gibi kabul etmek yerine, politikaların ve eylemlerin gerçek kalitesini değerlendirmek için “kaputun altına” bakmak önemli. Bir taahhüdün yüksek kaliteli ve güvenilir olarak kabul edilebilmesi için, fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasına yönelik politikaların zaman çizelgesi ve sermaye piyasası faaliyetlerinin bu politikalara dahil edilip edilmediği gibi kilit ayrıntıların ele alınması gerekiyor.
Kömürü ele alalım. IEA'ya göre, kömürden elde edilen enerjinin gelişmiş ekonomilerde 2030 yılına kadar, küresel olarak ise 2040 yılına kadar aşamalı olarak sonlandırılması gerekiyor. Bankalar, enerji şirketleriyle ilişki kurarak ve kömürden uzaklaşmalarını destekleyerek, hatta kömürden aşamalı olarak çıkılmasını finanse ederek bunu sağlayabilir. Ayrıca, bankalar kredi vermeyerek ve sermaye piyasasına erişimi engelleyerek fonlama maliyetlerini artırabilir ve kömürlü termik santrallerin erken kapatılmasına katkıda bulunabilir.
Örneklemimizdeki bankaların çoğu, kamu politikası hedeflerini yansıtacak şekilde, kömür finansmanını aşamalı olarak sonlandırmak için bir zaman çizelgesi taahhüt etti. Birkaçı IEA'nın zaman çizelgesinden daha hızlı hareket ediyor; kömürü çoktan elden çıkarmış ya da 2025 gibi erken bir tarihte küresel olarak aşamalı olarak bırakmayı hedefliyor. Ancak bu ilerlemeye rağmen, çoğunluk hala belirli finansman türlerini (kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetleri gibi) kömürden çıkış politikalarından ayrı tutuyor veya gelir eşiklerini çok yüksek belirliyor. Sonuç olarak, kömürden kâr elde eden birçok şirket ve faaliyet bu durumdan etkilenmiyor.
Analiz aracı, bankaların kendileri de dahil olmak üzere paydaşların uygulamadaki ilerlemesini değerlendirmeyi ve öncü uygulama örnekleri sağlamayı amaçlıyor.
İşte üç önemli çıkarım:
1) İlerlemeye rağmen birçok bankanın yüksek emisyonlu sektörlerde hedefleri yok veya zayıf
Sera gazı emisyonları çoğunlukla enerji, sanayi, tarım, ulaşım ve binalardan kaynaklanıyor. Yüksek emisyonlu sektörlerin karbondan arındırılması, iklim değişikliğini engellemek için çok önemli ve mutlaka bankaların net sıfır taahhütlerinin temel bir bileşeni olmalı.
Birçok banka genel ve muğlak taahhütlerle işe başladı, ancak şimdi kritik sektörler için spesifik emisyon azaltma hedefleri belirlediler. Bunların çoğu petrol, gaz ve enerji sektörlerini hedef alıyor, önde gelen birkaç banka ise otomotiv, havacılık, çimento, çelik ve gayrimenkul gibi karbon yoğun sektörleri de kapsıyor.
Yine de çoğu bankanın bu “salım azaltımı zor” sektörlerin büyük bir kısmı için henüz hedef belirlemediği görülüyor.
Sektörel emisyon azaltma hedeflerinin haritalanması
Bankalar bu sektörleri dahil ettiği durumlarda, hedefler genellikle “fiziksel emisyon yoğunluğu” esasına göre belirleniyor. Bu, megawatt-saat başına salınan ton CO2 gibi fiziksel bir çıktı birimine göre emisyonları ölçtükleri anlamına geliyor. Bunlar, bankaların karbonsuzlaştırma konusundaki ilerlemelerini daha geniş sektör ölçütleriyle karşılaştırırken faydalı olabilir. Toplam emisyon miktarını belirli bir ölçüde azaltmayı amaçlayan “mutlak emisyon hedefleri” ise petrol ve gaz sektörü için daha yaygın. Her yöntemin faydaları ve sınırlamaları var, bu nedenle bankalar, gerçek dünyadaki emisyonların nasıl azaltıldığına dair daha kapsamlı bir resim sağlamak için emisyonları hem mutlak hem de fiziksel yoğunluk temelinde açıklamalı.
Birkaç bankanın daha az güvenilir yaklaşımlar seçtiği de görülüyor. Örneğin, “ekonomik emisyon yoğunluğu” hedefleri finansman doları başına emisyonları hesaplıyor ve fiziksel veya mutlak emisyon hedeflerine kıyasla piyasa dalgalanmasına daha duyarlı sonuçlar ortaya koyuyor. Bazı bankalar ise varlık sınıfları için veya portföy uyum puanına dayalı hedefler belirlemeyi tercih ediyor.
2) Bankaların mevcut hedefleri, ısınmanın 1,5 c derece ile sınırlandırılması ile uyumlu değil
Bankaların 2019 ve 2022 yılları arasında altı kilit sektördeki (petrol ve gaz, enerji, otomotiv, havacılık, çimento ve çelik) faaliyetlerinden raporladıkları “portföy emisyonlarını” ve 2030 emisyon azaltma hedeflerini takip edildi. Daha sonra bu şirketlerin ilerlemelerini, küresel ısınmayı, bilim insanlarının iklim değişikliğinin en kötü etkilerinden kaçınmak için gerekli olduğunu söylediği eşik olan 1,5 C derece ile sınırlandıracak emisyon azaltım stratejileri karşılaştırıldı. (Stratejiler, Geçiş Yolu Girişimi tarafından IEA'nın Net Sıfır Senaryosu temel alınarak hesaplanmıştır).
Çoğu sektör için, bankaların ortalama olarak emisyon azaltma çabalarını 1,5 C derece stratejisine göre ayarlamadıklarını ve 2030 yılına kadar bunu yapmayı beklemediklerini tespit ettik. Başka bir deyişle, bankalar emisyonlarını gerektiği kadar azaltmayı bile planlamıyor- gerçek uygulama veya takipten bahsetmeye bile gerek yok.
Örneğin, otomotiv sektöründe, bankaların 2022 yılında bildirdikleri portföy emisyonları, 1,5 C dereceye ulaşmak için olması gerekenden ortalama %28 daha yüksek. 2030 yılına gelindiğinde, bu emisyonların karşılaştırma ölçütünün 3 katı olacağı tahmin ediliyor.
Bankalar genellikle net sıfır hedefleri ile şu anki emisyon seviyeleri arasındaki uçurumu nasıl ele alacakları hakkında çok az açıklama yapıyor. Bu noktada “kağıt üzerinde karbonsuzlaştırma” fikrinden kesinlikle kaçınmaları gerekiyor. “Kağıt üzerinde karbonsuzlaştırma” yapan firmalar yalnızca portfolyolarını düzenleyerek ve piyasa dalgalanmasından faydalanarak somut bir çaba sarf etmeden emisyonlarını azalt-mış gibi gösterebiliyor. Bunun yerine bankaların, kredi tahsislerindeki değişim ile müşterilerinin faaliyetlerini dönüştürmeleri konusunda sundukları destek arasında bir denge kurması gerekiyor.
Bankaların dikkat çektiği önemli bir zorluk, sıfır karbonlu çözümlerin geliştirilmesi de dahil olmak üzere, yüksek emisyonlu sektörlerde karbonsuzlaştırmayı mümkün kılabilecek kamu politikalarına duyulan ihtiyaç. Sarsıcı teknolojik yenilikler tarihsel olarak büyük ölçüde kamu politikasına ve desteğine bağlı olmuştur. Gelişmiş jeotermal ve hidrojen gibi bazı yenilikçi sıfır emisyon teknolojileri için ABD Enerji Bakanlığı'nın Kredi Programları Ofisi gibi girişimler aracılığıyla finanse edilen kamu sektörü destekleri halihazırda mevcut. Ancak daha fazlasına ihtiyaç var.
Bankalar açısından, sürdürülebilir dönüşümü destekleyen kamu politikaları talep ederken aynı zamanda bunlara karşı çıkan ticaret birliklerini desteklemek tutarsızlık oluşturuyor. Bu doğrultuda, bankaların, ticaret gruplarının net sıfır ile uyumunu gözden geçirmeye başladıklarını tespit ettik, ancak tam uyumun sağlanması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.
3) Bankaların yeşil finansmanı da yeterli değil
Mevcut ekonomiyi değiştirmek ve yeni bir sürdürülebilir ekonomi inşa etmek için etkileyici yatırımlar gerekiyor. Sadece enerji sektörü için IEA, temiz enerji ve fosil yakıtlara yapılan yatırımların 2030 yılına kadar 10'a 1 oranına ulaşması gerektiğini öngörüyor.
Bankalar, net sıfır taahhütlerinin bir parçası olarak, yeşil ve sosyal hedefler doğrultusunda trilyonlarca dolar taahhüdünde bulunarak manşetlere çıkıyor. Örneğin yenilenebilir enerji (güneş ve rüzgar gibi), temiz ulaşım (elektrikli araçlar için otomobil kredileri gibi) ve enerji verimliliği (yeşil binalar gibi) için finansman sağladığı veya finansmana erişimi kolaylaştırdığı temiz enerjinin, en büyük yeşil finansman kategorisi olduğu görülüyor.
Ancak manşetlere taşınan hedeflerine ve bildirdikleri ilerlemeye rağmen, analiz ettiğimiz bankalar yeşil finansman rakamlarını raporlamaya başladıklarından bu yana yeşil finansmanın fosil yakıt finansmanına oranı ortalama 1,3'e 1. Diğer çalışmalar da benzer şekilde düşük oranlarla karşı karşıya kalıyor. Bu ölçek hala ihtiyaç duyulan 10'a 1 oranının oldukça altında.
Yeşil enerji vs. fosil yakıt finansmanı
Verilerin doğası gereği bu tür karşılaştırmalar yapmak zor olabilir; bankaların kendi raporladıkları yeşil finansman rakamları kullanıldığı için bu model yeşil finansman oranını olduğundan fazla gösterebilir. Bunlar gönüllülük esasına göre paylaşılır, tutarsız olabilir ve genellikle fosil yakıt finansmanı için hesaplanandan daha fazla finansal araç ve mekanizma içerir. Ancak, bu abartılı senaryoda bile, yeşil finansmanın net sıfıra ulaşmak için gereken hızda ve ölçekte büyümediği açık.
Bu noktada daha üst düzey bir soru da ortaya çıkıyor: Bankaların yeşil finansmanı sektörde rekabeti artırıyor ve daha elverişli kredi koşulları yaratıyor mu?
Araştırmalar, daha yüksek seviyedeki bankacılık rekabetinin daha büyük kredi hacmi, borçlular için daha düşük faiz oranları ve daha gevşek sigortalama standartları ve kredi koşulları ile sonuçlanabileceğini gösteriyor, bunların hepsi yeşil çözümlerin ölçeklendirilmesini hızlandırmaya yardımcı olabilir. Ancak son araştırmalar, bankaların taahhütlerinin yeşil şirketler için daha düşük faiz oranlarına dönüşmediğini gösteriyor.
Bu bulgular bankaların yeşil finans hedeflerinin; finansal yöneticiler ve yatırım bankacıları için teşvik yapıları da dahil olmak üzere, kredi verme ve iş geliştirme faaliyetlerine tam olarak entegre edilip edilmediğin henüz belirli olmadığını gösteriyor. Analiz edilen bankaların yaklaşık %70'inin üst düzey yöneticilerin ücret paketlerine, ilgili sürdürülebilir finans ölçütlerini eklediği tespit edildi, ancak değişimi etkilemek için kurum genelinde benzer teşviklere ihtiyaç var.
Bankalar gelişmek istiyor ve birbirlerinden öğrenebilirler
Bankalar ve sürdürülebilirlik ekipleriyle konuşulduğunda en sık karşılaştıkları iki soru şu oluyor: “Emsallerimiz ne yapıyor?” ve “Uygulamalarımız rakiplerimizin ilerisinde mi yoksa gerisinde mi?” Bu sorular bankaların gelişmeye devam etmek istediklerini ve rekabet baskısının ilerlemeyi nasıl teşvik edebileceğini gösteriyor.
“Zirveye doğru yarışı” teşvik eden akran baskısı şimdi her zamankinden daha önemli. ABD’de sürdürülebilirlik çabalarına karşı çıkan özel çıkar grupları ve siyasi güçlerin tepkisi, bazı bankaların iklim taahhütlerinin bir kısmından geri adım atmasına neden oldu. Daha fazla geri adım atılması, son birkaç yılda görülen hırs artışına zarar verebilir ve düşük karbonlu, sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için gereken ilerlemeyi durdurabilir.
Bankaların sadece kendi iklim hedeflerine ulaşmak için değil, aynı zamanda iklim dönüşümüne bağlı yeni iş fırsatlarından faydalanmak için de rotalarını tersine çevirmeleri ve net sıfır taahhütlerini ikiye katlamaları gerekiyor. Sürdürülebilir finansmana yönelmek, bankaları iklimle ilgili artan finansal risklere karşı korumaya da yardımcı olabilir.
Analizin ayrıntılı olarak gösterdiği gibi, bankalar işlerini net sıfır ile uyumlu hale getirmek için farklı yaklaşımlar benimsiyorlar. Öne çıkan örnekler, kendi iş modellerini ve bir bütün olarak bankacılık sektörünü iyileştirmek için tüm bankaların benimseyebileceği öncü yöntemler geliştiriyor. Net sıfıra yönelik ihtiyaçlara ilişkin kolektif anlayışımız ilerledikçe, bankacılık sektöründeki öncü uygulamalar da gelişecek.
Bankalar tek başlarına ekonomilerimizi net sıfıra uygun hale getiremez; ancak yapabileceklerinin en iyisini yapmalarına ihtiyacımız var.
Bankaların net sıfır taahhütlerini keşfedin
WRI'nin Finansal Kurumlar Net Sıfır Takipçisi, 25 bankanın iklim taahhütlerine derinlemesine ve interaktif bir bakış sunarak hangilerinin öncü olduğunu ve hangilerinin geride kaldığını ortaya koyuyor. Buradan her bankanın performansının bir özetini görüntüleyebilirsiniz.
Bu içerik orijinal kaynaklarından çevrilerek derlenmiştir. Orijinal kaynaklara buradan ve buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr