6-18 Kasım tarihleri arsında gerçekleştirilen 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP), 36 saatlik bir uzatmanın ardından sona erdi. Yoksul ülkelerde küresel ısınmanın etkilerini hafifletme için oluşturulan fon, petrol ve doğalgaz kullanımı, küresel ısınma için 1,5 °C hedefi konferansta değinilen önemli konular arasındaydı. COP27’den beş önemli çıkarım bu şekilde.
- COP27, Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana iklim için en büyük galibiyet mi?
Yeni finansman düzenlemesi ile iklim değişikliğinden en çok etkilenen az gelişmiş ülkeler için bir araya getirilen fon tarihi bir adım olarak değerlendirildi. Bu adım COP 2015'teki Paris Anlaşması'ndan bu yana alınan en önemli kararlardan biri olarak görülüyor.
Gelişmekte olan ülkeler, yaklaşık otuz yıldır, aşırı hava koşulların olumsuz etkilenen fiziksel ve sosyal altyapılarını yeniden inşa etmek için maddi desteğe ihtiyaç duyuyor. Ancak gelişmiş ülkeler, on yıllardır az gelişmiş ve iklim krizinden en çok etkilenen ülkeleri görmezden geliyor. Karbon salımını azaltmak ve geri kalmış ülkelerin iklim felaketlerine uyum sağlamasına yardımcı olmak için gerekli fon ve finansman uzun zamandır mevcut olmasına rağmen Batılı ülkeler bu konuda herhangi bir adım atılmıyordu. COP27 ile nihayet bir fon üzerinde anlaşmaya varılması az gelişmiş ülkelerin kalkınması için büyük bir önem taşıyor.
İklim Eylem Ağı'ndan (Climate Action Network) Harjeet Singh, Pakistan'daki sellerde evi yıkılan biri için güneş panelinin veya deniz duvarının pek de işe yaramadığını belirterek bu ülkelerdeki durumun aciliyetine dikkat çekti.
Ancak planlanan bu fon net olmayan birçok nokta içeriyor. Ülkelerin fona katkısını teşvik edecek kriterler neler olacak? İhtiyaç duyulan finansman nereden gelecek ve yeterli olacak mı? Daha zengin ülkeler iklim değişikliğinin bedelini ödemek adına daha çok sorumluluk almalı mı? Avrupa Birliği’nin 60 milyon avroluk desteği Pakistan'ın seller nedeniyle karşı karşıya olduğu 30 milyar dolarlık zararı karşılamakta yeterli olabilir mi?
- Yoksa COP27, Paris’ten bu yana iklim için en büyük mağlubiyet mi?
Müzakerenin son saatleri, birçok ülke için iklim mücadelesine karşı geriye doğru atılmış bir adımı temsil ediyor. Konferans için hazırlanan az gelişmiş devletlere destek fonu büyük bir galibiyeti temsil ederken, genel kararlar iklim değişikliğine karşı mücadelede kaçırılmış bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Glasgow COP26 görüşmelerinde Alok Sharma açıkça bilimin bize salımların 2025'ten önce zirveye çıkacağını gösterdiğini ancak bu durum konferans bildirisinde bu şekilde paylaşılmadığını belirterek yayınlanan bildirgede kömür üretimini düşürmek için planlanan politikalardan da bahsedilmediğinin altını çizmişti. Bu seneki COP’ta ise fosil yakıtlara yönelik bakış açısında da zıt yaklaşım gözleniyor. Bildirge "düşük salımlı ve yenilenebilir enerji" ifadesinden kaçınmayarak fosil yakıtlar konusunda net bir duruş sergilemiyor. Bu durum, gazın kömürden daha az karbon salımı üretmesiyle gaz kaynaklarının geliştirilmesine izin verebilecek önemli bir boşluk olarak görülüyor.
- Söylemler zayıf olsa da 1,5 °C hedefi istikrarlı
Önümüzdeki beş yıl içinde, sanayi devrimi öncesi döneme kıyasla yaşanan sıcaklık artışını kontrol altına alma olasılığımız yarı yarıya. Ancak COP27'de AB ve diğer gelişmiş ülkeler, 1,5 °C hedefini gerçekleştirme vaadini güçlendirme konusunda adım atmaya istekli gözüktü.
Ne yazık ki hazırlanan bildirge, geçen sene kömür kullanımını azaltmayı gerekli bir aşama olarak görürken, bu sene fosil yakıtların yavaş yavaş kaldırılmasına değinmediğinden 1,5 °C için gösterilen çabalar nihayetinde boşa çıktı.
Marshall Adaları'nın İklim Elçisi Kathy Jetnil-Kijiner, sıcaklıklar 1,5 °C'nin üzerine çıkarsa diğer ada devletleriyle birlikte yok olmaktan korktuğunu ve fosil yakıt kullanımının azaltılmasının alınan kararlarda yer verilmesini dilediği belirtti. “Mevcut kararlar yeterli değil. Ama hedeflenen fon ile imkansızı yapabileceğimizi gösterdik. Bu yüzden gelecek yıl geri dönebileceğimizi ve fosil yakıtlardan son kez ve herkes için kurtulabileceğimizi biliyoruz."
1,5 °C hedefine ulaşma konusunda daha zengin uluslar ve ada devletleri arasında derin bir dayanışma duygusu var. Amerika Birleşik Devletleri, AB ve diğer zengin ülkeler ile Çin arasında salımlara koyulan hedef konusunda belirgin fark görülüyor. 1,5 °C hedeflerine ulaşmak için belirlenen yönergelere ne kadar uyarsak şüphesiz ideal hedef dünyayı bir arada tutan siyasi ve ekonomik bir köprü. Bu yıl, COP süreci 1,5 °C hedeflerine bağlılık konusunda gerilese bile, diplomatik ilişkilerin önümüzdeki yıllarda güçlenmesi bekleniyor.
- Fosil yakıt endüstrisi nihayet gün yüzüne çıktı
Fosil yakıtın varlığı ve gücü, COP27'nin hem delegeler hem de ülkeler için en önemli müzakerelerinden biri oldu. Ülke delegasyonları ve çok uluslu şirketlerin ekiplerinden 636 kişi petrol ve gazın iklim ile bağlantısı konuşmak için bir araya geldi.
AB, diğer birçok gelişmiş ve az gelişmiş ülkenin desteğine rağmen fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulması talepleri karşılık bulamadı. Bunun yanında birçok Afrika ülkesi COP'u ülkelerinde yeni petrol ve gaz girişimlerini teşvik etmek için bir platform olarak kullanmaya çalıştı.
Friends of the Earth Africa'dan Babawale Obayanju, müzakereler sonrasında belirlenen sonucun yalnızca kömür kullanımının düşürülmesinden bahsetmesini Afrika ve iklim için bir felaket olarak değerlendirdi. Afrika'da daha fazla doğal gaz işletmesine ihtiyacı olmadığına ve Afrika’daki toplulukların zengin ülkeler ve şirketlerin karı için mahvedildiğine inandığını belirtti. COP27’de fosil yakıtlar konusunda hızlı ve adil kararlar alınamadığına ekledi.
- Demokrasi iklim için gerçekten önemli
Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Ignacio Lula Da Silva, 2009’da Kopenhag’da olduğu gibi 2030'a kadar sıfır ormansızlaşma vaadiyle konferansta etkili isimlerden biri oldu. Amazon Ormanları’na önem veren Lula, insanların iklim sorununu çözmek için sandığın gücüne olan inancını geri kazandırdı.
ABD’de seçimler sonrası Senato'nun çoğunluğunun Demokratlar’da bulunması, Enflasyonu Azaltma Yasasının (Inflation Reduction Act) yürürlükte kalmasını sağlayacak. Bu gelişme Amerika’nın 2030 için karbon salım azaltma hedefini bir anlamda ulaşılabilir hale getirebilir.
Demokrasinin iklim değişikliğine karşı etkili bir silah olduğunu ev sahibi ülkenin eylemleri de gösterdi. Ulusal baskıcı ve otoriter yönetim konferansta da hissedildi. Yüksek güvenlik ve gözetim altında konferans, gergin ve bastırılmış bir ortamda gerçekleştirildi. Ev sahibi Mısır, insan hakları konusunda süregelen kısıtlamaların yanı sıra, bir konferansın yiyecek, içecek ve internet erişimi gibi en temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta yetersiz kaldı. COP27, iklim değişikliğine karşı büyük bir ilerleme sağlayabilirdi ancak ev sahibi Mısır’ın baskıcı tutumu ile yazı içerisinde de bahsedilen birçok diğer faktör konferansın hedefleri tam olarak gerçekleştirememesine neden oldu denilebilir.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr