2015 yılında 196 paydaş arasında uygulama kararı alınan Paris İklim Anlaşması’ndaki küresel sıcaklık seviyesini 1,5 derece altında tutma sözü gün geçtikçe boşa çıkacakmış gibi gözüküyor. Özellikle beşeri faaliyetler nedeniyle küresel sıcaklığın önümüzdeki beş yıl içerisinde sanayi öncesi seviyelerin 1,5 derece üstüne çıkması an meselesi. Birleşmiş Milletler tarafından paylaşılan veriye göre bu durumun önümüzdeki beş yıl içerisinde gerçekleşme olasılığı %50. Sıcaklığın 1,5 derecenin üstüne çıkma olasılığı 2015 yılında sıfıra yakınken, Guardian tarafından paylaşılan verilere göre 2020 yılında %20’ye 2021 yılında ise %40’a yükseldi. 2021 yılında küresel ortalama sıcaklık sanayi öncesi dönemlerin 1,1 derece üzerindeydi.
Paris İklim Anlaşması ile belirlenen 1,5 derece limiti basit bir istatistik verisi değil. Bilim insanları bu limitin aşılması durumunda iklime bağlı etkenlerin tüm gezegen için zararlı sonuçlar doğuracağı bir eşiğin işareti olarak yorumluyor. Dünya bu eşiğe doğru ilerlerken küresel sıcaklık yükselmekte, okyanusların asit ve sıcaklık seviyeleri artmakta, buzullar erimekte, deniz seviyeleri yükselmekte ve hava koşulları sertleşmekte. Önümüzdeki beş senenin geride kalan beş seneye kıyasla daha sıcak geçeceği de hesaba katıldığında şu ana kadar iklim krizi ile mücadele adına atılan adımların yeterli ve etkili olmadığı vurgusu daha tehditkâr bir hal alıyor.
Doğal iklim döngüleri küresel sıcaklığı yukarı ya da aşağı doğru oynatabilir. Fakat beşeri faaliyetler küresel sıcaklık artışının tehlikeli rakamlara ulaşmasının ardındaki en büyük etken. Paris Anlaşması hükümetlerden bu faaliyetler nedeniyle yükselen sıcaklıkları 2 derecenin altında tutmalarını ve 1,5 derece limitini aşmamak için çaba göstermelerini talep ediyor. Aksi takdirde bu durum milyarlarca insanın hayatı üzerinde şiddetli hasarlara neden olacak.
Birleşik Krallık Met Office’den Dr. Leon Hermanson’a göre sıcaklık limitinin yalnızca bir yıl için 1,5 derecenin üzerine çıkması Paris Anlaşması’nda belirlenen eşiğin aşıldığı ya da anlaşmanın otomatik feshi anlamına gelmiyor. Fakat bu durum, 1,5 derece limitinin uzun bir dönem boyunca aşılacağı bir senaryoya oldukça yaklaşmış olduğumuz anlamına geliyor.
Melbourne Üniversitesi’nden Dr. Andrew King’in açıklamasına göre bir yıllığına dahi 1,5 derece eşiğinin aşılma olasılığı oldukça endişe verici. Küresel karbon salımı hala rekora yakın seviyelerde ve salımlar net sıfır seviyesine indirilmediği sürece küresel sıcaklıklar artmaya devam edecek. Salımların hızlı bir şekilde azaltılması için acil ve ciddi azaltma önlemlerine ihtiyaç var.
Dünya Meteoroloji Örgütü ve Birleşik Krallık Met Office’in işbirliği ile hazırlanan Küresel Yıllık-On Yıllık İklim Güncellemesi (The Global Annual to Decadal Climate Update)’ne göre 2022 ile 2026 arasındaki en az bir yılın şu ana kadar kayda geçen en sıcak yıl olma olasılığı %93. Bunun yanı sıra güncellemede yer alan diğer bulgular 1991-2020 ortalamasına kıyasla 2022 yılında güneybatı Avrupa ve Kuzey Amerika’da kurak dönemlerin; Kuzey Avrupa, kuzeydoğu Brezilya ve Avustralya’da yağışlı dönemlerin beklendiğini; 2022-2026 yılları arasında Kuzey Avrupa, Alaska ve Kuzey Sibirya’da yağışlı ve Amazonlarda kurak dönemlerin yaşanacağını, 2022-2023-2026-2027 yılları arasında tropiklerde yağışların artacağını fakat tropik altı bölgelerde yağışların azalacağını gösteriyor.
Sonuç olarak, hiçbir ülkenin altyapısının artan sıcaklıklar ve ekstrem hava koşullarına karşı tamamen hazırlıklı olmadığı göz önünde bulundurulduğunda iklim krizine karşı etkili sorumluluk çerçevelerinin oluşturulmasının ve yaptırımların etkili bir şekilde uygulanmasının önemi günden güne artıyor.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr