Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) salı günü, iklim değişikliğiyle bağlantılı sıcak hava dalgalarının şiddetlendiği bir dönemde "Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ihlal edilmiştir." gerekçesiyle İsviçre hükümetinin sağlıklarını koruyamadığını iddia eden bir grup kadının lehine karar verdi.
Kendi ülkelerindeki hukuk sistemi tarafından reddedilen “İsviçreli büyükanneler” (minimum yaş: 64), şikayetlerini Strazburg merkezli mahkemeye iletmek üzere 2020 yılında Ren Nehri'ne yelken açmışlardı.
AİHM, bu hukuk sisteminin "iklim değişikliğiyle ilgili bilimsel kanıtları dikkate almadığını" ya da kadınların açtıkları davayı "ciddiye almadığını" söyledi.
Kararın sonuçları Avrupa'daki onlarca ülkeye sirayet edebilir. Bir uzman alınan kararın etkisini "devasa" olarak tanımladı.
Karar, son yıllarda giderek ivme kazanan insan hakları temelli iklim davaları için önemli bir dönüm noktası olabilir. Bu kararın özellikle iklim hedeflerini tutturamayan pek çok ülkenin dikkatini çekeceği de neredeyse kesin.
AİHM, İsviçre'nin iklim değişikliğiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, iç mevzuatta "kritik boşluklar" olduğunu ve sera gazı emisyon azaltım hedeflerine ulaşılamadığını belirtti.
Mahkeme, "İsviçreli yetkililer zamanında ve uygun bir şekilde hareket etmemişlerdir." ifadesine yer verdi.
Karar, iklim krizinin etkilerinin şiddetlendiği bir dönemde alındı.
Geçen yıl kaydedilen küresel sıcaklıklar bir önceki rekoru büyük bir farkla aştı ve artan sıcaklıkların kritik bir seviyeyi geçmeye meyilli olduğu görülüyor.
Bilim insanları bu yıl yeni bir sıcaklık rekoru kırılması olasılığını üçte bir olarak değerlendiriyor.
Yine de insan hakları temelli iklim davalarının tamamı başarıya ulaşmış değil.
AİHM'de açılan diğer iki dava geçtiğimiz haftalarda usule ilişkin gerekçelerle reddedildi.
Hak temelli iklim davaları: karışık bir sicil kaydı
Bu davalardan biri, değişen iklim koşulları nedeniyle şiddetlenen orman yangınlarının, Avrupa Birliği topraklarının yaklaşık %2'sini oluşturan Portekiz’in, Avrupa Birliği’nde yanan toplam alanının yarısından fazlasına ev sahipliği yapar hale gelmesinin ardından bir grup genç tarafından açıldı.
Bu yangınların, ve beraberinde gelen sağlık riskleri ve anksiyetenin, Portekiz ve diğer 32 ülkede iklim değişikliği konusunda harekete geçilmemesinin bir sonucu olduğunu iddia ettiler. AİHM davanın kabul edilemez olduğuna karar verdi, çünkü Portekizli gençler davayı kendi ülkeleri Portekiz'de açmadan AİHM’e taşımışlardı.
BM İnsan Hakları Ofisi; iklim değişikliğinin yaşam, gıda ve sağlık hakkını tehdit ettiğini açıkça belirtiyor.
Ancak bu haklara saygı gösterilmesini zorlayan yasal işlemlerin takibi uzun bir süreç gerektirebiliyor.
İklim davalarında davacıları temsil eden bir avukat olan Clémentine Baldon, 2022 yılında Dünya Ekonomik Forumu'na insan haklarıyla ilgili taleplerin sayısının "artmaya devam edeceğini" öngörmüştü, özellikle de AİHM'nin "İsviçreli büyükanneler" gibi davacıların lehine karar verdiği durumunda.
(Baldon, Fransa'da görülen ve ülkenin hükümetini 2021 yılında iklim hedeflerini tutturamadığı için sorumlu tutan "Yüzyılın Davası"nda bir davacıyı temsil etmiştir.)
Küresel İklim Değişikliği Davaları veri tabanına göre, bugüne kadar ABD dışındaki hükümetlere karşı 146 insan hakları temelli dava açılmıştır (ABD içindeki talepler farklı kategorilere ayrılmıştır).
Bu davaların birçoğu çevre sağlığı ile ilgiliyken diğerleri iklim göçü ile ilgili konularda veya yerel topluluklar adına açıldı.
2022 yılında Baldon'un müvekkillerinden bazıları, 1990'larda imzalanan ve hükümetlerin, iklim değişikliğiyle mücadele için tasarlanan politikalar da dahil olmak üzere, kamu politikalarının enerji şirketlerinin ve yatırımcıların kârlarını azaltması halinde tazminat ödemelerini gerektiren bir anlaşma hakkında AİHM'ye şikâyette bulundu.
AİHM'de zafer kazanan İsviçreli kadınlardan biri inanamadı. "Avukatlarımıza 'Bu doğru mu?' diye sorup duruyoruz," dedi.
“Onlar da bize 'Elde edebileceğinizin en fazlası bu.’ diyorlar." diye belirtti.
İklim davaları, insan hakları ve enerji politikaları üzerine daha fazla kaynak
Daha ayrıntılı bilgi için Dünya Ekonomik Forumu'nun Stratejik İstihbarat platformundan derlenen bağlantılara buradan ulaşabilirsiniz:
Bu habere göre, insan hakları temelli iklim davaları artık yalnızca yaşam hakkı gibi konulara odaklanmıyor. Bunun yerine hükümetin eylemsizliğinin insanlık dışı muamele anlamına geldiğini savunmak için psikolojik etkilere ilişkin yapılan araştırmaları da öne sürüyor. (Clean Energy Wire)
"İklim davaları Çin'de ilk adımlarını atıyor." Bu yazıya göre, ülkenin en yüksek mahkemesi kısa bir süre önce iklim değişikliği ile ilgili davalara ilişkin bir kılavuz yayınladı. (Eco-Business)
Bu çalışmaya göre, fosil yakıtlarla ilgili yatırımcı-devlet davalarının çoğu özel sektör lehine karara bağlanmıştır ve tazminatların hesaplanma şekli "büyük ödüllere" yol açmaktadır. (Eco-Business)
Bu analize göre, "yukarı damlama etkisi" (“trickle-up”: alt gelir grubuna yapılacak vergi indirimi gibi tavizlerin ekonomiyi canlandırarak zenginlere fayda sağlayacağı teorisi) hükümetlerin taahhütlerini yerine getirememesi ve şirketlerin yeşil badana ile itham edilmesi nedeniyle, insan hakları temelli iklim davalarının hesap verebilirlik açısından önemi giderek artıyor. (Chatham House)
İklim değişikliğinin tek mağduru insanlar değil. Bu araştırmaya göre, Paris Anlaşması'nın ısınmayı 2°C ile sınırlama hedefini geçici olarak aşmak bile "geri dönüşü olmayan biyolojik çeşitlilik kaybı dalgaları ve on binlerce tür için kalıcı hasar"” anlamına gelecektir. (The Conversation)
Bu içerik orijinal kaynağından çevrilmiş ve derlenmiştir. Orijinal kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr