ABD Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency - EPA), havadaki akciğerlere nüfuz edebilen, insan saçının yaklaşık otuzda biri çapındaki küçük zerrecikler olan ince partikül maddelerin maksimum miktarı için yeni standartları değerlendiriyor. Yakın zamanda yapılan bu çalışma, daha sıkı sınırlamaların getireceği faydaların Amerikan toplumu genelinde nasıl dağılacağına dair bir incelemede bulundu. Amerika özelinde yapılan bu araştırma, azınlık grupların yaşam şartları düşünüldüğünde tüm dünya için geçerli olabilecek bazı yapısal sorunlara ışık tutuyor.
Bu araştırma yeni ne söylüyor?
Harvard T.H. Chan Halk Sağlığı Okulu araştırmacıları tarafından yürütülen çalışma, havadaki ince partikül maddeye daha sıkı sınırlamalar getirilmesiyle, halihazırda ABD'deki en kirli havaya maruz kalan 65 yaş üstü siyah ve düşük gelirli Amerikalılar için ölüm oranlarını yüzde 7'ye kadar azaltabileceğini ortaya koyuyor.
Beyaz olmayan insanların ve özellikle de siyah toplulukların, çalışmada incelenen ve çapı 2,5 mikrometreden fazla olmadığı için “PM 2,5 (particulate matter)” olarak bilinen ince partikül madde gibi zararlı hava kirleticilerine orantısız bir şekilde maruz kaldığına dair halihazırda çok sayıda kanıt bulunuyor.
The New England Journal of Medicine'de yayınlanan yeni bir araştırma, ince partikül madde sınırının metreküp hava başına 4 mikrogram sıkılaştırılmasının yüksek gelirli beyaz yetişkinler için ölüm oranında yüzde 4'lük bir azalmaya neden olacağını ortaya koydu. Aynı değişiklik, yüksek gelirli siyah yetişkinler, düşük gelirli Beyaz yetişkinler ve düşük gelirli siyah yetişkinler için yüzde 6 ila yüzde 7 arasında bir azalma ile sonuçlanıyor.
Harvard'da biyoistatistik profesörü ve çalışmanın kıdemli yazarı Francesca Dominici, "Yapısal ırkçılığın, sağlık hizmetlerine erişimdeki farklılıkların ve ekonomik eşitsizliğin nasıl bir rol oynadığını gerçekten anlamak için ırk ve sosyoekonomik durumun kesişimine bakmamız gerekiyor" diyor.
Peki, bu neden önemli?
Yeni araştırma, Çevre Koruma Ajansı'nın şantiyelerden, bacalardan, dizel kamyonlardan, enerji santrallerinden ve diğer endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanabilen ince partikül maddelere yönelik önlemlerin sıkılaştırılması yönündeki önemli karara ışık tutabilir.
Ocak ayında EPA, ince partikül madde sınırlarını metreküp başına 12 mikrogram olan mevcut standarttan metreküp başına 9 ila 10 mikrogram arasında bir seviyeye çekecek bir kural taslağı önerdi. Yönetim, kılavuzun her yıl 4.200 kadar erken ölümü önleyebileceğini tahmin ediyor.
Bununla birlikte, bazı çevresel adalet savunucuları, en savunmasız toplulukları korumak için kuralın standardı daha da güçlendirmesi gerektiğini söylüyor. Çalışmanın yazarlarından ve Harvard'da epidemiyolog olan Scott Delaney, yeni araştırmadan elde edilen bulguların, sınırın 10 mikrogram olarak belirlenmesi ile 8 mikrogram olarak belirlenmesi arasında potansiyel olarak "anlamlı farklılıklar" olduğunu belirtiyor.
Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley'de inşaat ve çevre mühendisliği Doçent Joshua Apte, PM 2.5 seviyeleri metreküp başına 8 ila 10 mikrogram arasında olan topluluklarda yaşayan muhtemelen on milyonlarca Amerikalı olduğunu söylüyor ve ekliyor: "Bu insanlar yeni standardın gerisinde kalabilir."
EPA yöneticisi Michael Regan, kamuoyu görüşünün alınmasının ardından muhtemelen bu yıl içinde sonuçlandırılacak olan bu yeni kuralın Biden yönetiminin çevresel adaleti ele alma çabasının temel bir bileşeni olduğunu belirtiyor.
Büyük resmi anlamak
Geçen yıl yapılan başka bir çalışmada araştırmacılar; kamyonlar, sanayi, tarım ve hatta restoranlar da dahil olmak üzere binlerce kirlilik kategorisinde Beyaz Amerikalılar ile Beyaz olmayan vatandaşlar arasındaki keskin eşitsizlikleri ortaya çıkardı.
2020 yılında yapılan bir başka çalışma, hava kirliliğinin sınırları nasıl yok saydığını ölçtü. Araştırmaya göre, çoğu eyalette, kötü hava kalitesinin neden olduğu erken ölümlerin yaklaşık yarısı, diğer eyaletlerden gelen kirleticilerle bağlantılı.
On yıllar önce uygulanan politikaların, özelikle siyah topluluklar üzerinde uzun süreli etkileri olduğu görülüyor. Mart 2022’de yapılan bir araştırma, 1930'larda beyaz olmayan topluluklardan bankacılık ve diğer hizmetleri esirgeyen ayrımcı uygulama olan “redlining’”e” maruz kalan kentsel mahallelerin, seksen yıl sonra daha yüksek hava kirliliği seviyelerine sahip olma eğiliminde olduğunu ortaya koyuyor.
Tüm bunlar değerlendirildiğinde Birleşik Devletler bağlamında ortaya konan ve tüm ülkelere önemli dersler sunan hava kirliliği sorunu, en büyük hayati tehlike altındaki etnik azınlıklar ve düşük sosyoekonomik statüye sahip gruplar için ayrıca önemli hale geliyor.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr