Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 2020 ile 2050 yılları arasında dünya çapında 60 yaş ve üzeri insan sayısı 1 milyardan 2,1 milyara çıkacak.
Yaşlanan nüfuslar ile iklim krizi arasındaki kesişim, dünya çapında toplumlar için önemli zorluklar ortaya koyuyor. Pek çok insan ilerleyen yaşlarında da sağlıklı ve aktif bir hayat sürüyor ve tıbbi gelişmeler, sağlıklı yaşamın daha da ileri yaşlara kadar uzatılmasına olanak tanıyor. Yine de yaşlanma, çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkma olasılığını artırıyor ve birçok yaşlı insanda birden fazla sağlık sorunu ve sosyal bakım ihtiyacı ortaya çıkarıyor. Toplum yaşlandıkça bakım ihtiyaçları da beraberinde artıyor ve sağlık ve sosyal bakım hizmetlerine daha fazla kaynak ve insan gücü aktarılması gerekiyor. Daha aşırı ve öngörülemez bir iklimin, nüfusun, özellikle yaşlı nüfusun, fiziksel ve zihinsel sağlığı üzerinde daha fazla baskı oluşturmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumların artan bakım ihtiyaçlarını karşılama kapasitesini de zorlayacağı öngörülüyor.
Büyüyen bu zorluğa karşın, iklim değişikliğinin toplumsal yaşam üzerindeki etkileri ve yaşlanan nüfus ile iklim değişikliği arasındaki kritik kesişim noktasına dair tartışmalar, beklenenin aksine, hala oldukça yetersiz ve yüzeysel bir seviyede kalıyor. Bu durumu körükleyen etkenler arasında, yaşlı bireylerin iklim değişikliği konusunda herhangi bir bilince veya ilgiye sahip olmadıkları yönündeki varsayımlara dayanan yaş ayrımcılığına dair stereotipler bulunuyor.
Peki iklim değişikliğinin yaşlanan nüfusa nasıl etkileri var?
Küresel ısınma tek başına dünyanın karşı karşıya olduğu en acil ve ciddi tehlike. 2023 yılı, dünya genelinde şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yıl olarak tarihe geçti. Yükselen sıcaklıklar, tüm insanlığı etkiliyor fakat zararlı sonuçları özellikle yaşlı bireyler için daha ağır bir risk taşıyor.
Dünya ısındıkça, hava koşulları daha da dramatik ve tahmin edilmesi güç bir hal alıyor. Kuraklık, ani sel baskınları, şiddetli soğuk hava dalgaları, kontrol edilemeyen yangınlar ve biyoçeşitlilik kaybı gibi iklimle bağlantılı doğal afetler; sağlıklı beslenme ve temiz içme suyu gibi yaşamsal ihtiyaçların tedarik zincirlerini derinden sarsma potansiyeli taşıyor. Ayrıca, tedarik zincirlerinde iklime bağlı aksamalar ilaç ve tıbbi malzemelerin temininde de zorluklar yaratıyor. Bu durum, toplumun her kesimini etkiliyor olsa da özellikle çeşitli sağlık sorunlarına daha yatkın olan yaşlı nüfus bu durumdan daha fazla etkileniyor. Ayrıca, mevcut araştırmalar iklim değişikliğinin, sıcak ve nemli iklim koşullarına sahip bölgelerde bulaşıcı hastalıkların yayılımını hızlandırabileceğine dair güçlü kanıtlar sunuyor.
Tüm bunlar iklim krizinin yalnızca çevreyle ilgili olmadığını, aynı zamanda insani bir boyuta sahip olduğunu ve gelecekte de bu şekilde devam edeceğini ortaya koyuyor.
İklim değişikliği ve yaşlanan nüfusun kesişimi zorlayıcı bir durum oluştursa da aynı zamanda yenilikçi çözümler geliştirme potansiyeli de barındırıyor. Artan hava olaylarının etkisi altındaki toplumlar, özellikle de yaşlı bireyler üzerindeki etkileriyle, iklim değişikliği tartışmalarının daha geniş ve insan odaklı bir perspektife taşınmasını sağlayabilir ve farklı kesimlerden insanları iklim değişikliğiyle mücadelede ortak hedefler etrafında birleştirebilir. Sonuç olarak, iklim krizinin sadece çevresel bir mesele olmadığının ve aynı zamanda toplumun genelini etkileyen karmaşık bir sorun olduğunun anlaşılması gerekiyor.
Bu içerik orijinal kaynağından çevrilmiş ve derlenmiştir. Orijinal kaynağa buradan ulaşabilirsiniz.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr