21. yüzyılın ilk yirmi yılında belki de tarihin diğer dönemlerine kıyasla insani kalkınma adına çok daha fazla ilerleme sağlandı. Sıtma, HIV ve tüberkülozdan ölümler yarıya indi. Çocuk ölümleri dramatik bir şekilde düştü. Çocuk felcine neredeyse son verildi. Küresel yoksulluk azaldı.
Ancak pandemiden bu yana, bu olumlu trend geriye döndü ve kalkınma, dünya genelinde yavaşladı. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada dünyanın kaydettiği ilerlemeyi yıllık olarak ölçümleyen Goalkeepers report’a göre, 2030 hedeflerine ulaştırmak için, hızımızı önemli ölçüde artırmamız gerekecek. Bununla birlikte günümüzde, her zamankinden daha fazla krizle karşı karşıyayız. Uzmanlara dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük kriz nedir diye sorulduğunda birçok farklı cevap almak mümkün: Jeopolitik çatışma, gıda güvensizliği, iklim değişikliği, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, bulaşıcı hastalıklar… Ve aslında bu cevapların hepsi de doğru.
Özellikle, son zamanlarda karşılaştığımız salgın ve politik kutuplaşma uzun vadeli, sürdürülebilir eylemlere yatırım yapmak gerektiğini gözler önüne seriyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, hükümetlerin ve yatırımcıların dezavantajlı kesimlere yardım ederek kalıcı etki yaratacak çözümlere öncelik vermesi gerektiğinin altını çiziyor.
Şu anda, dünya olarak çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Dünyada en yoksul ülkeler dış borç problemiyle karşı karşıya. Yükselen enflasyon hemen hemen her ulusu etkilerken, ülkelerin satın alma gücü de gitgide azalıyor. Dünya genelinde birçok insan, özellikle de kadınlar ve çocuklar, yeterli gıdaya ulaşmada zorlanıyor. Gelişmiş ülkeler, kendi ülkelerindeki yatırımları önceliklendirerek düşük ve orta gelirli ülkelerde destekledikleri sağlık ve gıda yatırımlarını geri çekerken, bu bölgelerde kalkınma giderek yavaşlıyor. Kalkınmayı sürdürülebilir kılmak için insani yardım oldukça önemli. Bununla birlikte, kısa vadeli bağışlar uzun vadeli yatırımların önüne geçerse küresel boyutta kalkınma sağlamak güçleşecek.
HIV, sıtma ve tüberküloz gibi bulaşıcı hastalıklarla savaşmak için küresel olarak yılda milyarlarca dolar yatırım yapan Global Fund gibi kuruluşların başarısı, uzun vadeli yatırımın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor. Son yirmi yılda, fon tarafından desteklenen sağlık programları, 50 milyon insanın hayatını kurtarmaya yardımcı oldu. Japonya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerin yatırım taahhütleri ile Global Fund sağlık sistemlerini güçlendirmeye ve milyonlarca insanın hayatını kurtarmaya devam edecek.
Goalkeepers raporu, toplumsal cinsiyet eşitliği ve gıda güvenliği gibi sorunlara değinirken, yüksek etkiye sahip yatırım alanlarının da altını çiziyor. Örneğin, Melinda French Gates, kadınların finansal bağımsızlığını sağlamak ve dijital araçlara erişimi arttırmak için her kesime hitap edecek dijital dönüşüm yatırımlarına dikkat çekiyor. Ayrıca çocuk bakımı için altyapılar inşa ederek kadınların istihdama katılımının arttırılabileceğine değiniyor.
Gıda güvenliği konusunda Bill Gates tarımsal alanlarda uygulanabilecek yeniliklere odaklanıyor. Kuraklığa ve sellere karşı daha dirençli mahsullerin üretiminden, hangi mahsullerin ne zaman ekileceğini belirlemeye yardımcı olabilecek veri görselleştirme aracı olan Tarıma Uyum Atlası’na (Agriculture Adaptation Atlas) kadar iklim değişikliğinin çiftçilik üzerindeki etkisini azaltacak projelere destek veriyor.
Birlikte çalışılırsa, bu çözümlerin mümkün olan en kısa sürede olduğunca çok insana ulaşması sağlanabilir. Açlık, salgın ve eşitsizlik gibi sınır tanımayan sorunların çözümünde her sektörün rolü var. Bu çözümlere en gelişmiş laboratuvarlardan, en uzak topluluklara herkes destek olabilir. Hedeflenen küresel kalkınmaya iş birliği, yatırım ve inovasyon ile ulaşmak mümkün olabilir.
Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr