Anasayfa

beije’in etki odaklı kuruluş hikayesi ve B Corp yolculuğu

Amerika’da edindiği deneyimlerin ardından Türkiye’de toplumsal fayda yaratma hayaliyle yola çıkan beije’in Kurucu Ortağı ve CEO’su Doruk Akpek, abonelik modeliyle menstrüel ürün pazarına yenilikçi ve amaç odaklı bir yaklaşım getirdi. Toplumsal cinsiyet eşitliği odağıyla kurulan beije, regl olan bireylere yönelik ürün ve hizmetleriyle sadece bireysel değil, kolektif bir güçlenmeyi hedefliyor. Toksik içeriklerden kaçınan beije, çevresel etkilerle sınırlı kalmayıp; regl yoksulluğu ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair bilgi paylaşımı gibi alanlara da dokunuyor. beije, sosyal etkiyi bağış kültürünün ötesine taşıyarak, işin merkezine yerleştiriyor. beije'le gerçekleştirdiğimiz bu ilham verici röportajda; beije’in hikayesini, değerlerini ve sürdürülebilir iş anlayışını yakından tanıyın.

3 Dakikalık Okuma
|
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitlilik
Sürdürülebilirlik Stratejisi

beije’den ve kuruluş hikayenizden kısaca bahsedebilir misiniz? beije’in amacı nedir?

Amerika’da lisansımı tamamlayıp Türkiye’ye döndüğümde, toplumsal fayda yaratacak bir iş kurmak istediğimi biliyordum. Amerika’da da birçok uygulamasını ve başarısını gördüğüm subscription-based (abonelik tabanlı) iş modeliyle sunulabilecek ürünleri araştırmaya başladım. Bu süreçte bir arkadaşımın önerisiyle hijyenik pedlere yöneldim. Aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği de benim için her zaman önemli bir meseleydi. Bu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın çözmesi gereken büyük bir konu.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinde ilerleme kaydetmenin ilk adımı, bu konuyla ilgilenen insan sayısını artırmak. Yani mesele sadece kadınlarla ilgili değil, herkesin dahil olması gereken bir dönüşüm. beije  de bu ihtiyaçtan doğdu. İşin başında açıkçası konunun tüm detaylarına tam olarak hâkim değildim ama "Bunu yapabilirim, neden olmasın?" diyerek yola çıktım.

Şirketimizi kurarken geleneksel anlamda bir vizyon-misyon tanımlamamız olmadı; bu konuları ancak beşinci yılımızda netleştirdik. Amacımız, Türkiye’de kadınlara özel düşünülmüş ürünler, içerikler ve hizmetler sunarak kadınların kendi güçlerini hatırlamalarına, umutlarını beslemelerine ve birliklerini güçlendirmelerine yardımcı olmak.

B Corp ile nasıl tanıştınız? Sertifika almaya sizi yönlendiren neydi?  

B Corp kavramıyla Amerika’dayken tanıştım. Orada prestijli ve bilinen bir sertifikasyon süreci. İlk kez gördüğümde, değerlerimle uyumlu olduğunu fark ettim. LinkedIn ve diğer platformlarda karşılaştıkça "Bir gün biz de B Corp olabiliriz" diye düşündüm. Sonrasında bu konuya daha yakından baktım ve küresel anlamda benzer pek çok standart ve ilke olduğunu gördüm.

Örneğin, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları da farklı perspektiflerden değer yaratıyor. beije ’in odak noktası toplumsal cinsiyet eşitliği olabilirken, başka bir şirket çevre ya da eşitsizlik üzerine yoğunlaşabilir. Ancak hepsi nihayetinde aynı temel vicdani prensiplere dayanıyor.

B Corp sertifikasına başvurmamızda, şirket içinde oluşturduğumuz kültür de etkili oldu. Zaten ekibimizde benzer hassasiyetleri paylaşan insanlarla çalışıyoruz. Ayrıca bu değerleri daha geniş kitlelere iletmek için de sertifikanın önemli bir araç olduğunu düşündük. Yaklaşık iki yıl süren bir sürecin sonunda "Tamam, artık bunu yapalım" diyerek başvuruyu tamamladık.

beije, şu an Türkiye’de en yüksek BIA skoruna sahip şirket. Bu başarıyı nasıl elde ettiniz? Sertifikasyon süreci beije için nasıl geçti?  

B Impact Assessment (BIA) oldukça kapsamlı ve detaylı bir değerlendirme süreci. Sürecin başında eksiklerimizi fark ettik. Örneğin, şirket içi kılavuzumuzda yenilenebilir enerjiyle ilgili bir politika bulunmuyordu. Ancak bu süreç, zaten sezgisel olarak sahip olduğumuz değerleri sistematik hale getirmemizi sağladı. Şirket büyürken bu değerleri yapılandırmak, sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmak açısından önemliydi.

Sertifikasyon sırasında beije’in birlikte iş yaptığı paydaşlar da gündeme geliyor, özellikle outsourcing (dış kaynak kullanımı) yaptığı aşamalarda. Türkiye’de tedarikçilerle çalışma konusunda oldukça seçiciyiz. Şu an çok az sayıda uzun vadeli partnerimiz var. Örneğin, beş yıldır birlikte çalıştığımız bir kâğıt ve karton üreticimiz var. Sürdürülebilirlik konusundaki endişelerimizi onlar da benimsemeye başladı ve ürünlerin geri dönüştürülme oranlarını artırmak için birlikte akıl yürütüyoruz. Bu tür iş birlikleri, sadece beije içinde değil, iş ortaklarımız arasında da sürdürülebilirlik bilincinin yayılmasına katkı sağlıyor.

beije’in hem çevre hem de komünite alanında etki odaklı iş modelini anlatabilir misiniz?  

Kendimizi dışarıya “en çevreci marka” olarak pazarlamıyoruz ama işimizi çevreye en az zarar verecek şekilde yapmaya çalışıyoruz. Menstrüel ürünler pazarına baktığımızda, sürdürülebilir ve çevre dostu ürün üretmek zor değil, ancak biraz daha maliyetli. Yine de verimli bir sistem kurduğunuzda, sürdürülebilirliği ekonomik olarak da mümkün hale getirebiliyorsunuz.

Yeşil badana yapmamaya özen gösteriyoruz. Ürün gamımızın en büyük parçasını oluşturan pedler tek kullanımlık olsa da onları daha sürdürülebilir hale getirmek için sürekli iyileştirmeler yapıyoruz. Örneğin, organik bambu lifini kullanmamız, klor gibi toksinlerden uzak içerikler tercih etmemiz bilinçli kararlar. Çevre ile ilgili etki odaklı iş modelimiz bu kararlardan besleniyor.

Toplumsal perspektiften ise; buralarda çizilmiş sınırların ötesine geçmek istiyoruz. Regl, her kadının hayatında bir şekilde karşılaştığı bir gerçeklik. Dil, inanç, sosyoekonomik seviye veya yaşadığı şehir fark etmeksizin, herkes benzer bir süreci deneyimliyor. Biz de insanları ortak bir noktada buluşturmak istiyoruz. Önemli olan, toplumu düşünen ve birbirine karşı şefkatli insanlar olmak.

beije olarak, global gelişmeleri yakından takip eden bir ekibiz. Dünyada konuşulan menstrüel sağlık, sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuları Türkiye’de daha fazla insana ulaştırmayı amaçlıyoruz. Bilimsel makaleleri çeviriyor, yeni trendleri paylaşarak farkındalık yaratıyoruz. Cycle Essentials gibi ürünlerle, regl döneminde ağrı yönetimi için sadece ilaç seçeneklerini değil, alternatif yolları da tanıtıyoruz. Bu tür içeriklerle toplumsal bilgi paylaşımını yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.

Etki odaklı iş modeli benimseyen şirketler nelere dikkat etmeli?  

Bence en önemli şey dürüstlük. Türkiye’de güven erozyonu yaşandığı için, şirketlerin hesap verebilir ve şeffaf olması gerekiyor. Gerçekten yapmadığınız bir şeyi büyük vaatlerle anlatmak yerine, neyi nasıl yaptığınızı samimi bir şekilde paylaşmak önemli.

Biz, sosyal etkiyi iş modelimizin bir parçası olarak görüyoruz. beije, kurulduğu ilk yıl     AÇEV ve TEMA Vakfı gibi kuruluşlara bağış yapmaya başladı. Sonrasında hem bize gelen talepler hem de iş kolumuzla daha bağlantılı olan regl yoksulluğu tarafına yoğunlaştık. Ancak, bunu bir "bağış kültürü" olarak değil işimizin doğal bir uzantısı olarak ele alıyoruz. Türkiye’de sosyal sorumluluk projeleri genellikle ekonomik dalgalanmalarda geri çekiliyor. Oysa etki, şirketin uzun vadeli stratejisinin bir parçası olmalı.

Günün sonunda, insanlara iyilik yaptığınızda, değer sunduğunuzda, karşılığında sizinle bağ kurmaları doğal bir süreç oluyor. Sadece pazarlama açısından bakmak yerine, bunu işin özüne yerleştirdiğinizde, gerçek bir etki yaratabiliyorsunuz.

S360'ta ortak değer yaratmayı odağımıza alarak günümüzün en önemli sürdürülebilirlik problemleri üzerine stratejik öneriler geliştiriyor, böylece kârı amaçla birleştiriyoruz.

Detaylı bilgi için kurumsal web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.s360.com.tr

İlginizi çekebilecek diğer makaleler

4 Dakikalık Okuma
April 4, 2025

Sosyal değer neden pek çok şirket için bir öncelik haline geliyor?

3 Dakikalık Okuma
January 31, 2025

Sürdürülebilirlik savunucuları ikiye ayrılır: Minimalistler ve Coşkulular!

4 Dakikalık Okuma
December 20, 2024

Genişletilmiş üretici sorumluluğu ve küresel plastik antlaşması: Üretime üst sınır getirilecek mi?